ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı; eli kanlı terör örgütlerin insanlığa karşı terör eylemlerinde küçük çocukları ve kızları kullanmalarının, bu terör örgütleri destekleyen, koruyan ve savunanların gerçek yüzünü ortaya koyduğu gibi Suriyeli çocukların yaşamını hiçe saydığının bir kanıtı olduğunu vurguladı.
Bakanlık bugün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi başkanına gönderdiği eş iki resmi mektubunda; eli kanlı terör örgütlerin 16 Aralık Cuma günü başkent Şam’ın Meydan Semtinde henüz 8 yaşlarında olan küçük bir kız çocuğunu bombalı eylemlerinde kullandıklarına dikkat çekti.
SANA’nın bir nüshasını aldığı resmi mektubunda bakanlık, terör eylemlerinde hiçbir insani ya da ahlaki değeri tanımayan teröristlerin küçük kız çocuğuna bomba düzeneği yerleştirmeleri ardından ‘evini ve ailesini kaybetmiş’ bahanesi ile polis karakoluna geçirdiklerini, kızın karakola geçmesinden kısa bir süre sonra da uzaktan kumandalı cihazla kızı havaya uçurduklarını kaydetti. Küçük kız çocuğunun karakoldaki bir tuvalete girmesi ardından havaya uçmasıyla kendisinin öldüğünü ve bir polis elemanının yaralandığını ifade eden bakanlık, karakol binasında maddi hasarın meydana geldiğini de ekledi.
Bakanlık adlarında farklı özlerinde aynı teröristlerin Suriye’de olayların başından beri küçük çocukları ve kızları vahşet dolu terör eylemlerinde kullandıklarına vurgu yaparken tüm insani ve ahlaki değerlerden yoksun bu eylemlerin terör örgütleri ve onları destekleyip savunanların gerçek yüzlerini ortaya koyduğunun altını çizdi.
Teröristlerin bu gibi uygulamalarının Çocuk Hakları Anlaşmasıyla tamamen çeliştiğine vurgu yapan bakanlık; terörü destekleyip kollayan ABD, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra bölgedeki müttefikleri Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın bu terör örgütlere desteklerini kesmeleri gereğinin altını çizdi. Bakanlık Halep Kenti ve on binlerce sivil insanın terör pençesinden kurtarılmalarının söz konusu devletler ve destekledikleri terör örgütleri histerik bir duruma soktuğuna dikkat çekti.
Bakanlık resmi mektubunun sonunda BM ve BMGK’nin terörle mücadeleye ilişkin tüm kararlarını tam ve ciddi bir şekilde hayata geçirmeleri gerektiğini, bu bağlamda da dürüst ve etkin bir rol üstlenmeleri öneminin altını çizdi.